top of page

Search Results

"" için 40 öge bulundu

  • Trabzon Nüfus Hukuku Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Nüfus Davaları ​ Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nüfusta yanlış olarak alınmış kaydın düzeltilmesi amacıyla açılacak olan davadır. Nüfus kayıtlarındaki eksiklikler yada kayıtların tutulmasında yapılan hatalar sebebiyle nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmaktadır. Nüfus kaydının düzeltilmesi dava yoluyla mümkündür. Bu davalar ancak hukuki bir yarar olduğunda açılabilmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalar aşağıda belirtilmiştir: ​ UYGULAMADA EN ÇOK RASTLANAN NÜFUS DAVALARI: ​ Nüfus Kaydının İptali Davası, nüfus kaydından kaldırılması gereken kayıtlar için açılan dava türüdür. İsim ve Soyadı Değiştirme davası, haklı bir sebebin varlığı halinde isim ve soyadı değiştirme, yeni bir ad alma yahut kullanıyor olduğu isme yeni bir ekleme yapma amacıyla açılacak davadır. Yaş Düzeltme Davası, nüfus kayıtlarında yer alan doğum tarihinin düzeltilmesi için açılan davadır. Halk dilinde yaş küçültme ve yaş büyültme olarak adlandırılır. Yaş değiştirme davası yalnızca bir kez açılabilir. Din Değiştirme Davası, kişinin nüfus kütüğünden kayıtlı olan dininin değiştirilmesi ya da yahut silinmesi için açılan bir davadır. Cinsiyet Değiştirme Davası, bireyin fizyolojik anlamda doğduğu beden ile hissettiği beden arasında farklılık olması halinde açılacak bir davadır. Cinsiyet değiştirme davası açabilmek için hakimin izni gerekmektedir. İzin neticesinde yapılan ameliyat sonrasında nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işlemi gerçekleştirilecektir. Gaiplik Davası, hakları gaip kişinin ölümüne bağlı olanlar tarafından açılabilecek bir davadır. Gaiplik kararı verilebilmesi için kişi ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş yahut kendisinden uzun zamandır haber alınamamış olması gerekmektedir. Babalık Davası, Çocuk ile baba arasındaki soybağının tespiti için ana yada çocuk tarafından açılabilecek bir davadır. Soybağının Reddi Davası, Baba ile çocuk arasındaki soy bağının reddi ve babalık karinesinin çürütülmesi için açılan bir davadır. Analık Davası, kişinin nüfus kütüğünde kayıtlı olan anne adı ile biyolojik annesinin farklı olması halinde açılabilen bir davadır. ​ Trabzon Nüfus Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Trabzon Kat Mülki̇yeti̇ Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Kat Mülkiyeti Hukuku Davaları ​ 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre tamamlanmış yapıların belli bölümlerinin üzerindeki mülkiyet hakkına kat mülkiyeti denmektedir. Bu konudaki kuralların oluşturduğu bütüne ise Kat Mülkiyeti Hukuku denir. Kat Mülkiyeti Hukuku’nda düzenlenen konulardan biri de kat maliklerinin birbirleriyle olan ilişkileridir. Bir binada birlikte yaşayan kişilerin ilişkilerinde de bazı kurallara ihtiyaç vardır ve bu hususlar 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Bu kanun 1965 yılında yürürlüğe girmiş, ancak birçok değişikliğe maruz kalmıştır. Bir binada birlikte yaşamanın getirdiği haklar ve sorumluluklar bu kanunda düzenlenen konular arasındadır. Kat maliklerinden veya kiracılardan herhangi biri, Kat Mülkiyeti Kanunu’nda belirtilen kurallara uymazsa; diğer kat maliklerinden biri veya yönetici, anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak, Hakimin duruma müdahalesini talep edebilir. Çekilmezliğe sebep olan kat malikinin bağımsız bölümünün mülkiyetinin dava tarihindeki değeri, o kat malikine ödenmek suretiyle bu mülkiyetin diğer kat maliklerine, arsa payları oranında devredilmesi için dava açılmasına Kat Malikleri Kurulunca karar verilir. Aşağıdaki durumlarda çekilmezlik, her halde mevcut farz edilir Ortak giderlerden ve avanstan kendine düşen borçları ödemediği için hakkında iki takvim yılı içinde üç defa icra veya dava takibi yapılmasına sebep olunması; Ana gayrimenkulün bulunduğu yerin sulh hakimi tarafından 33 üncü madde gereğince verilen emre rağmen, bu kanunda yazılı borç ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle öteki kat maliklerinin haklarını ihlal etmekte devamlı olarak bir yıl ısrar edilmesi; Kendi bağımsız bölümünü randevu evi veya kumarhane veya benzeri yer olarak kullanmak suretiyle ahlak ve adaba aykırı harekette bulunması. Kat Mülkiyetine ilişkin davalar anagayrimenkulün bulunduğu yerin Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Kat malikleri, bütün kat maliklerinin rızası olmadıkça; anagayrimenkulün ortak yerlerinde; İnşaat, onarım ve tesisler, Değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz Kendi bağımsız bölümünde ise; Ana yapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamaz. Tavan, taban veya duvar ile birbirine bağlantılı bulunan bağımsız bölümlerin bağlantılı yerlerinde, bu bölüm maliklerinin ortak rızası ile ana yapıya zarar vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik yapabilir ​ Trabzon Kat Mülkiyeti Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Trabzon Ki̇ra Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Kira Hukuku Davaları ​ Kira hukuku, Borçlar hukukumuzun bir parçası olup, yeni borçlar kanunumuzda düzenlenmiştir. Borçlar Kanununda Kira Sözleşmesi: Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Türk Borçlar Kanununun 299 vd. maddelerinde kira sözleşmesine ilişkin öncelikle genel hükümler düzenlenmiş, ardından ikinci ayrımda konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. ​ TAHLİYE SEBEPLERİ ​ Konut ve İşyeri İhtiyacı Sebebiyle Tahliye Yeni Malikin Konut veya İşyeri Gereksinimi Sebebiyle Tahliye Kiralananın yeniden inşa veya imarı sebebiyle tahliye Kiracının Yazılı Tahliye Taahhüdü İki Haklı İhtar Sebebiyle Tahliye Kiracının veya Birlikte Yaşadığı Eşinin Oturmaya Elverişli Konutunun Varlığı Sebebiyle Tahliye Temerrüt Nedeniyle Tahliye Sözleşmeye Aykırılık Nedeni ile Tahliye ​ HİZMET VERDİĞİMİZ KİRA SÖZLEŞMELERİ MESELELERİ ​ Tahliye Davaları Kira Bedeli Tespit Davaları Kira Alacaklarının Takibi ve tahsili Kira Sözleşmelerini Hazırlanması Kira Bedelinin Uyarlanması Davaları ​ Trabzon Kira Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Makaleler | Öksüz Hukuk Bürosu

    ARAÇ DEĞER KAYBI DAVASI Araç değer kaybı davası nasıl açılır, araç değer kaybı nasıl hesaplanır, araç değer kaybı davası kime açılır, araç değer kaybı davası trafik sigortası ve araç değer kaybı hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER BOŞANMA DAVALARI Boşanma davaları ne şekilde açılabilir, boşanma ile birlikte taraflar karşılıklı olarak neleri talep edebilir, boşanma halinde doğacak hak ve yükümlülükler nelerdir, boşanma, nafaka, edilnilmiş mallara katılma rejimi, maddi ve manevi tazminat davaları hakkında merak edilenler… DAHA GÖSTER İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASI İş kazası tazminat davası nedir, iş kazası halinde açılacak davalar hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER İŞ DAVALARI İşe iade davası nasıl açılır, işe iade davası hangi mahkemede açılır, işe iade davası şartları nelerdir, iş kazası tazminat davası nedir, iş kazası halinde açılacak davalar hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER

  • Trabzon İş Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    İŞ HUKUKU, KAPSAMI VE AMACI ​ İş, işçi, işveren gibi konuları ele alan, işçi ve işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen ve inceleyen hukuk dalına İş Hukuku denir. İş Hukukunun kapsamında özellikle işçi ve işveren yer almaktadır. Bu bakımdan kanunda yapılan işçi ve işveren değerlendirmeleri büyük önem arz etmekte olup, aradaki uyuşmazlığa hangi hukukun uygulanacağının bulunmasında önemli rol oynamaktadır. İŞ HUKUKUNA İLİŞKİN UYUŞMAZLIKLAR VE UYGULANACAK KANUNLAR ​ İş hukukuna ilişkin düzenlemelerin asıl olarak 4857 sayılı İş Kanunu ‘nda yer almaktadır. İş hukuku alanında bir uyuşmazlığın doğması halinde, ilk olarak bakılması gereken 4857 sayılı İş Kanunu ’dur. Bunun yanı sıra; işin niteliğine veya işçinin durumuna göre 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu, 5953 sayılı Basın İş Kanunu, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu … gibi kanunlarda iş hukukuna ilişkin özel düzenlemeler bulunmaktadır. Ayrıca bazı durumlarda 6098 sayılı Borçlar Kanunu uygulama alanı bulmaktadır. ​ İŞE İADE DAVASI VE İŞE İADE DAVASI AVUKATI ‘NIN ÖNEMİ ​ İş Kanunu' ca işçiyi korumakta olup, iş güvencesi kapsamında birtakım haklar tanımaktadır. Bu haklar sınırsız ve kesin olmamakla birlikte, işçinin işverene karşı daha dik bir şekilde durabilmesini sağlamaktadır. İşe iade de bu haklardan bir tanesi olup, işverenin keyfi davranışlarının önüne geçmek amaçlanmıştır. Ancak şunu da unutmamak gerekir; işvereni çalışmak istemediği işçi ile çalışması yönünde emir verilemez. Zorlayabilir ancak mecbur bırakamaz. Yani, işveren, bir işçiye çalışmak istemiyorsa, bunun için şart ve yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. ​ İŞE İADE DAVASI NEDİR? ​ İş Kanunu'ndaki 18 19 20 21 22 ve 29 maddeler işverenin iş akdini nasıl sonlandırabileceğini düzenlemektedir. İşe iade davası, işverenin işçinin iş akdini haksız bir nedenle sonlandırması halinde, iş akdi haksız fesih edilen işçinin açabileceği bir dava türüdür. Ancak tek başına iş akdinin haksız sonlandırılması yeterli olmayıp, işe iade davası için diğer şartları da taşıyor olmak gerekir. Davanın ne kadar sürede açılacağı, işe iade davasını kimlerin açabileceği, kimlerin işe iade davası açamayacağı gibi hususlar 4857 sayılı İş Kanunu içerisinde belirtilmektedir. ​ İŞE İADE DAVASI ŞARTLARI NELERDİR? ​ – Haksız nedenle iş akdi feshedilen kişinin işe iade davası açabilmesi için işyerinde 30 veya daha fazla kişinin çalışıyor olması gerekir. Bu 30 kişi iş akdinin sonlandırıldığı tarih dikkate alınarak hesaplanır. - İşe iade davası açmak istiyorum diyen kişinin, o iş yerinde en az altı aylık çalışmasının bulunması gerekir. Altı aydan az kıdeme sahip işçiler işe iade davası açamaz. – İş akdi haksız sonlandırılan işçi ile iş yeri arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesinin olması veya işin niteliği gereği belirsiz süreli iş sözleşmesi şeklinde olması gerekmektedir. – İşe iade davası açabilmek için iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi gerekir. Yani iş akdini kendisi sonlandıran işçi işe iade davası açamaz. – İşe iade davası açılabilmesi için fesih, geçerli bir sebep dışında gerçekleşmiş olmalıdır. Hangi durumlarda iş akdinin feshedileceği 4857 sayılı İş Kanunu içerisinde yer almaktadır. – İşe iade davası, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili sıfatında ya da işveren vekili yardımcısı sıfatındaki kişiler tarafından açılamaz. ​ KİMLER İŞE İADE DAVASI AÇABİLİR? ​ İşe iade davası, iş akdinin işveren tarafından haksız fesih edilmesinden itibaren 30 gün içerisinde arabulucuya başvurması, arabulucuda düzenlenecek arabulucu anlaşmazlık tutanağı sonrasında iki haftalık süre içerisinde dava açılması gerekir. Bu dava süresi içerisinde açılmazsa dava hakkı sona erer. İşe iade davası, iş akdi haksız sonlandırılan işçi tarafından, 30 ve üzeri işçi çalıştıran işverene karşı açılır. Mahkemece, işe iade davası sonucunda, haksız feshin tespitine ve işçinin iadesine karar verilir. İŞE İADE DAVASI AÇMA SÜRESİ NE KADAR? ​ İş Kanunu madde 20/1 gereği; İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Bu süre içinde arabulucuya başvurmayan ve arabuluculuk anlaşmazlık sonrasında belirtilen iki haftalık süre içerisinde dava açmayan işçi işe iade davası açamaz. ​ İŞE İADE DAVASI NE KADAR SÜRER? NE KADAR ZAMANDA SONUÇLANIR? ​ İşçinin hakkının korunması amacıyla kanunda, işe iade davalarının sonuçlanacağı süre öngörülmüştür. Uygulamada her ne kadar bu sürelere, İş Mahkemelerinin iş yükü, usulü işlemlerin vakit alması vs. nedeniyle riayet edilemese de işçi bakımından kanun koyucu tarafından koruma sağlanmak istenmiştir. Bu hükme göre işe iade talebiyle açılacak dava, 2 ay içerisinde sonuçlanmalı ve temyizi de 1 aydan önce tamamlanmalıdır. ​ İŞE İADE DAVASI NEREDE VE HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR? ​ İşe iade davalarında görevli mahkeme, İş Mahkemeleri’ dir. Dava işçinin çalıştığı yer veya işverenin adresinde bulunan iş mahkemelerinde görülür. İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde açılacak işe iade davalarına Asliye Hukuk Mahkemesi, iş mahkemesi sıfatıyla bakar. ​ Trabzon İş ve İşçi Davaları Avukatı Arabulucu & Avukat Ayşe Öksüz Zıvalı / 0505 886 11 93

  • Trabzon Bi̇li̇şi̇m Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Bilişim Hukuku Davaları ​ Bilişim Hukuku, teknolojik gelişmeler çerçevesinde teknik, ekonomik ve toplumsal alanlarda kullanılan bilginin, elektronik ve benzeri makineler aracılığıyla toplanması, işlenmesi, saklanması ve korunması ile bunlardan doğan ihtilafların çözümü ile ilgilenen hukuk dalıdır. ​ HİZMET VERDİĞİMİZ BİLİŞİM HUKUKU DAVALARI ​ Alan adı uyuşmazlıklarından doğan davalar, Erişim engelleme kararları, Web sitelerinin içeriğinin yayından kaldırılması, cevap ve düzeltme haklarının kullanılması, İnternet yoluyla işlenen hakaret, tehdit ve şantaj suçları, Bilişim sistemini bozma ve engelleme suçları, Bilişim sistemindeki verileri değiştirme, bozma, kopyalama ve yok etme suçları, Banka ve kredi kartların kötüye kullanılması suçu, Diğer bilgisayar, bilişim ve internet suçları. Mesafeli alım-satım sözleşmeleri, Kişisel verilerin korunması ve kişisel bilgi kullanımı amaçlı teyitler, Reklam amaçlı ya da diğer önemsiz e-posta trafiği, Kişisel ya da kurumsal sistemlere yönelik haksız fiiller (hacking), Alan adı ve hizmet sağlayıcı işlemleri, erişim engelleme kararları ​ Trabzon Bilişim Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Trabzon Komşuluk Hukuku Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Komşuluk Hukuku Davaları Komşuluk hukuku, Türk Medeni Kanununa göre, birbirine komşu olan taşınmaz maliklerinin birbirine karşı hak ve yükümlülüklerini düzenleyen hukuk kuralları bütünüdür.” Komşuluk hukuku kurallarının bir bölümü özel hukuk, bir bölümü de kamu hukuku alanına girmektedir. Özel hukuk alanındaki komşuluk hukuku kuralları hemen bütünüyle Türk Medeni Kanunu’nun ayni haklar bölümünde yer almaktadır. Komşuluk Hukuku gereğince yükümlülükler üç başlık altında toplanır. ​ 1) Mülkiyet hakkından doğan bazı yetkileri kullanmama yükümlülüğü, 2) Katlanma yükümlülüğü, 3) Bazı edimlerde bulunma yükümlülüğü. Kamu hukuku alanındaki komşuluk huku­ku kuralları büyük ölçüde idare hukuku mevzuatında öngörülmüştür. Bunlardan en önemlileri Çevre Kanunu ve İmar Kanunu’ dur. Komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi, Taşkın İnşaat Davaları Eski hale getirme Davaları Tazminat Davaları Çevre Kirliliği Davaları İmar Kirliği Davaları ​ Trabzon Komşuluk Hukuku Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Trabzon Spor Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Spor Hukuku Davaları ​ Spor Hukuku, sporun sureleri arasında ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümüne, spor ahlakı ve ve hukukun genel ilkeleri çerçevesinde çözüm arayan hukuk dalıdır. Profesyonel sporcu sözleşmelerinin düzenlenmesi Disiplin Hukuku meseleleri 6222 sayılı yasadan kaynaklanan davalar Sporcu transferinden doğan davalar Sporcu sözleşmelerinden kaynaklanan hak ve alacak davaları Spor Kazalarından doğan hallerde tarafların temsili Dopingle ilgili yetkili birimlere itiraz ​ Trabzon Spor Hukuku Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • İş Ve Sosyal Güvenli̇k Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Davaları ​ İş hukukunu işçi, işveren ve devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen ve inceleyen bir hukuk dalı olarak tanımlamak mümkündür İş hukuku, işçi haklarını, çalışma koşullarını, işçi ücretlerini, işçi sendikaları ve işveren-isçi ilişkilerini düzenler. İş hukukunu bireysel ve toplu iş hukuku şeklinde ikiye ayırmak mümkündür. Bireysel iş hukuku işçilerin işverenler ile ilişkilerini düzenlerken, toplu iş hukuku ise işçi ve işverenlerin oluşturdukları sendikalar arasındaki ilişkileri düzenlenmektedir. İş uyuşmazlığı, işçi ile işveren arasında iş sözleşmesine bağlı olarak iş ilişkisi sebebi ile çıkan uyuşmazlıktır. Bir ya da birden çok işçi ile işveren arasında ortaya çıkan iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlık, bireysel iş uyuşmazlığıdır. İşçilerin kollektif hakları ile, sendikal örgütlenme, toplu pazarlık ve toplu sözleşme süreci ile ilişkilendiği takdirde, toplu iş uyuşmazlığı olarak adlandırılır. İş hukukunun ulusal ve uluslararası kaynakları olarak; iç hukukumuzda 4857 sayılı İş Kanunu, Basın İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu temel kaynaklar arasında yer almaktadır. Uluslararası kaynakların oluşumunda ise Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO), Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliğinin önemli katkıları bulunmaktadır. Özellikle Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) oluşturduğu uluslararası sözleşmeler iş hukukunun önemli kaynakları arasında yer almaktadır. İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk İş hukukunda, işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, maaş ve benzeri işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve benzeri tazminatların ödenmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda 01.01.2018 tarihinden itibaren arabuluculuk yoluna başvurma zorunlu hale gelmiştir. (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3). İşe İade Davalarında da Arabuluculuk Zorunludur: İşe iade davaları, iş sözleşmesinin hukuka aykırı feshedilmesi halinde işçinin işine geri dönmesini sağlayan bir iş davası türüdür. İşçi, iş akdi feshedildikten sonra işe iade davası açmadan önce uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi için arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Daha açık bir ifadeyle; kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin ceza davalarında, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir. ​ ARABULUCULUK SÜRECİNDE AVUKAT DESTEĞİ ​ Avukatların kişileri, Arabuluculuk süreçlerinde etkili ve yetkin olarak temsil etmesinin önemi büyüktür. Sistemin sağlıklı, güvenli etkin ve verimli bir şekilde işlemesi için avukatların arabuluculuk müzakere masasında taraf vekili olarak yer alması hak kayıplarının önüne geçmektedir. Özellikle işçi ve işveren ilişkilerinde işçinin işveren karşısında zayıf konumda olduğu aşikardır. Kanunda, tarafların arabulucuya başvururken ve tüm süreç boyunca eşit haklara sahip oldukları düzenlenmiştir. Eşitliğin ön planda olması gereken bir ortamda, işçinin eşit düzeyde olması ve kendini rahatça ifade ederek haklarını talep etmesi arabuluculuk sürecinde ancak avukatla temsili halinde mümkündür. İş ve Sosyal Güvenlik uyuşmazlıkları iş mahkemelerinde, iş mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerinde görülür. Başlıca iş davaları aşağıda sıralanmıştır. ​ İŞÇİ TARAFINDAN AÇILAN İŞ DAVALARI : ​ Kıdem ve İhbar Tazminatı Davaları İşçilik Alacakları Davaları (Maaş, ücret, prim, fazla mesai, yıllık izin ve tatil günleri alacakları) İşe İade Davaları İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarından Doğan Davalar İşçilerin yaralanma, ölüm ve iş göremezlik durumlarından doğan davalar İşçi ve üçüncü kişiler açısından işverenin kusursuz sorumluluğundan doğan davalar Mobing ve kötü niyet tazminatlarına ilişkin davalar Hizmet Tespiti Davaları SGK kayıtlarının düzeltilmesi davaları ​ İŞVEREN TARAFINDAN AÇILAN İŞ DAVALARI : ​ Menfi Tespit Davaları İhbar Tazminatı Davaları Eğitim Bedelinin Tahsili Davaları İdari Para Cezalarına İtirazlar ​ Trabzon İş ve Sosyal Güvenlik Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

  • Trabzon Yargilama Süreleri̇ | Öksüz Hukuk Bürosu

    Yargıda Hedef Süre Nedir? ​ Mahkemelerin belirlenen süreler içerisinde davaları sonuçlandırmasını öngören ve Adalet Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Yargıda Hedef Süre’ uygulaması 3 Eylül 2018’de başladı yürürlüğe girdi. ​ Adalet Bakanlığı tarafından başlatılan ‘Yargıda Hedef Süre’ uygulaması kapsamında, soruşturma ve davaların ne zaman sonuçlanacağına ilişkin belirlenen süreler önceden taraflara bildirilecek. Bakanlık, 220 soruşturma ve 1457 dava türü ile ilgili hedef süre belirledi. ​ Adaletin en makul sürede sağlanması amaçlanan “hedef süre”yi tutturamayan hakim ve savcılar, UYAP üzerinden “kırmızı” uyarı alacak ve gecikme nedenine ilişkin izahat verecek. ​ Türkiye’de yıllarca hatta yarım asır süren davalar bulunuyor. Her bir dava ve soruşturma için hedef süre öngören, hedeflenen sürede tamamlanamayan dava ve soruşturmaların hızlandırılması amacıyla çözümler üretilmesini ve bu sayede yargılama ve soruşturma sürelerinin kısaltılmasını amaçlayan bir dava yönetim sistemi olan “hedef süre”, 3 Eylül’de uygulanmaya başlandı. Uygulama, 1 Ocak 2019’dan itibaren de vatandaşlara tebliğ edilmeye başlanacak. Ancak “hedef süre”, uygulamanın başladığı, 3 Eylül’den sonra açılan soruşturma ve açılan davaları kapsayacak. Yani uygulama, bu tarihten önceki dava ve soruşturmalar için geçerli olmayacak. ​ Soruşturma ile ilgili hedef süreler savcılık, dava ile ilgili hedef süreler ise mahkemeler tarafından taraflara bildirilecek. Yapılan çalışmayla 220 soruşturma türüyle ilgili hedef süre belirlendi. Ayrıca bin 457 dava türüne hedef süre konuldu. Davalarla ilgili hedef süreler hukuk, idari ve ceza yargılamaları şeklinde 3 başlık altında toplandı. Ceza yargılamalarındaki hedef süreler belirlenirken mahkemelerin derdest dosya puanı (dosya sayısı) dikkate alındı. Buna göre, kasten adam öldürme, zimmet, rüşvet, resmi belgede sahtecilik, silahlı örgüt üyesi olmak, casusluk ve anayasal düzene karşı işlenen suçlar gibi ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlardan açılan davaların mahkemenin dosya puanına göre 300 ile 390 gün arasında bitirilmesi hedefleniyor. Yine 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren dava ve işlere bakmakla görevli asliye ceza mahkemeleri için de hedef süre dosya puanına göre belirlendi. Bu mahkemelerin görevine giren suçlara ilişkin davalara 300 ile 390 gün hedef süresi konuldu. Bu suçların arasında vergi kaçakçılığı, ihaleye fesat karıştırma, cinsel saldırı, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hırsızlık, mala zarar verme, parada sahtecilik, Cumhurbaşkanına hakaret gibi suçlar bulunuyor. ​ Hakim ve savcılar dosyanın hedef süresine ilişkin aşamaları renkli çizelgeyle takip edebilecek. Buna göre, yargılama başladığında davaya ilişkin hedef süre çizelgesi “yeşil” olarak görülecek. Hedef sürenin yarısına ulaşıldığına bu renk “sarı” olacak. Ancak belirlenen hedef sürenin sonlarına gelindiğinde sistem “kırmızı” uyarı verecek. ​ Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yazılım ile hakim ve savcıların UYAP ekranlarından öngörülen hedef süreleri görebilmeleri sağlandı. Sisteme, hukuk, idari yargı ve ceza davaları için ayrı ayrı “gecikme nedeni paneli” de eklendi. Hedef süre geçtikten sonra davayı karara bağlayanlar söz konusu davanın gecikme nedenini gerekçelendirmesi gerekecek. Buna göre, hakim, panelde bulunan 15 civarındaki gerekçeden birisini işaretleyecek. Eğer panelde uygun bir gerekçe yoksa hakimin belli bir karakteri geçmeyecek şekilde gecikme nedenini sisteme yazması gerekecek. ​ Uygulama ile taraflar, soruşturma ve davanın ne kadar süre içerisinde sonuçlanacağını bilecek. Bunun yanı sıra uygulama sayesinde yargılamayı uzatan sorunlar tespit edilecek. Ayrıca her bir davanın ortalama duruşma süresi ve sayısı, bir dosyanın tebligatta geçen ortalama süresi, dosyanın bilirkişide geçtiği ortalama süreleri gibi istatistiki veriler bu sistem üzerinden elde edilebilecek. Ardından yargılamaların adil ve daha hızlı bir sürede sonuçlandırılması için yargılamaları uzatan nedenlerin bilimsel tespiti yapılarak çözümler üretilecek ve böylece uzun süren yargılamalar nedeniyle hak ihlali yaşanmasının önüne geçilecek. ​ Hedef sürelere ilişkin ölçümleme bilgileri her yıl Ocak ayı başında Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Adalet Komisyonu Başkanlıklarının ilgili UYAP ekranında gösterilecek. Başsavcılıklar ve Adalet Komisyonu Başkanlıkları, yaşanan gecikmelerin sebepleri ile çözüm önerilerine ilişkin rapor hazırlayıp Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’na gönderecek. Hazırlanan bu raporlar daha sonraki yıllarda soruşturma ve yargılamalar için hedef süre belirlenirken dikkate alınacak. Ayrıca bu rapordaki veriler, HSK Teftiş Kurulu tarafından adli yargı hakim ve savcıları ile idari yargı hakimlerinin denetiminde esas alınacak. Hedef süre uygulaması ile ilgili hakim ve savcılar ile vatandaşlar için bir tanıtım kitapçığı hazırlanacak. Bu kitapçıkta, hedef sürenin kapsamı, nasıl uygulanacağı ve hedef sürelerin nasıl öğrenileceğine ilişkin bilgiler yer alacak. Hedef süreleri, soruşturma aşamasında, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığa başvurularak soruşturma bürosu tarafından verilecek belge ile bildirilecek. Ceza davalarında, sanık ve müdafi iddianame ekinde gönderilen belgeyle, şikayetçi ve mağdur ise duruşma gününü bildiren çağrı kağıdıyla gönderilen belgeyle hedef süreyi öğrenebilecek. İdari yargı ve hukuk davalarındaki davacılar dava açılırken verilen tevzi formuyla, davalı da dava dilekçesi ekinde gönderilecek tevzi formuyla hedef süreyi öğrenecek. ​ ​ HUKUK DAVALARI İÇİN HEDEF SÜRELER Vesayet davası (satışa izin) 90 gün İcra takibine itirazın kaldırılması 180 gün Boşanma davası (çekişmeli) 300 gün, Kiralananın tahliyesi davası (Borçlar Kanunundan kaynaklanan) 300 gün Babalık davası 330 gün Alacak davası (kira alacağı) 450 gün Alacak davası (işçi ve işveren uyuşmazlığına ilişkisinden kaynaklı) 540 gün Alacak davası (Satım sözleşmesinden kaynaklanan) 330 gün Tazminat davası (haksız fiilden kaynaklanan) 450 gün Tapu iptali ve tescili davası 730 gün ​ Trabzon Arabulucu & Avukat Ayşe Öksüz Zıvalı / 0505 886 11 93

  • Araç Değer Kaybi Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    ARAÇ DEĞER KAYBI NEDİR? ​ Değer kaybı, trafik kazaları sonrası aracın değerinde meydana gelen azalma olarak ifade edilir.Araç değer kaybı aslen hasar alan ve bu hasar itibariyle onarım gören bir aracın, ikinci el piyasasındaki değerindeki azalmayı ifade eder. Kısacası, kaza geçiren ve hasara uğrayan ne kadar iyi tamir edilmiş olursa olsun, değerinde mutlaka bir düşüş yaşayacaktır. Bu düşüş, o aracın değer kaybını ifade etmektedir. Kaza sonrası araç, ne kadar iyi şekilde tamir edilirse edilsin, kazalı olması sebebiyle piyasa değerinde azalma oluşacaktır. Bu aracın, emsallerine göre alım-satım olasılığı azalacak ve düşük değere alıcı bulmak zorunda kalacaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan kazazede, bu zararını karşı tarafın kusuru oranında karşı araç sürücüsü, işleteni veyaKarayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısından tazmin edebilir. Konu ile ilgili mevzuata bakıldığında Türk Ticaret Kanunu'nun 1409. maddesine göre; trafik kazası sonrasında değer kaybı oluşması halinde kusurlu olan taraf trafik sigortası, kaza dolayısıyla meydana gelen hasarı ve değer kaybını tazmin etmekle yükümlüdür.Karayolları Trafik Kanunu'nun 85. maddesine göre de aracın bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur. Araç değer kaybı hesaplanırken, birçok etken rol oynamaktadır. Bu etkenler; araç kilometresi, araç değişen parçası, aracın geçmiş hasar kayıtları vs. sıralanabilir. Ancak şunu belirtmek gerekir, kaza sonrasında yapılan bazı onarım bazı onarım işlemleri, araçta değer kaybı oluşturmaz. Bunlara örnek verecek olursak; araçta değişim yapılan farlar, jantlar, stoplar, silecekler, camlar ve tamponlar gibi onarım gerektirmeyen parçalar ile vidalı parçalardaki değişiklikler için araç değer kaybı tazminatı talep edilemez. Be sebeple araç değer kaybı davası açmadan önce konu ile ilgili bir uzman ile görüşerek, uzman eşliğinde yol almak önemlidir. ​ DEĞER KAYBI HESAPLAMA NASIL YAPILIR? ​ Araç değer kaybı hesaplanmasında birden fazla yöntem kullanılır. Bunlardan biri emsal araç kıyaslaması yapılmasıdır. Bu yöntemde aynı aracın, eşdeğer kilometredeki hasarlı halinin ikinci el piyasasındaki değeri göz önünde bulundurulur. Bu sebeple kazalı aracın ikinci el piyasasının oluşmuş olması gerekir.Bu tür değerlendirmelerde, aracın bu zamana kadar geçirmiş olduğu kazalar ve almış olduğu hasarlar nedeniyle önceden yapılan onarımlar önemlidir. Bunun yanı sıra uzman bilirkişiler tarafından aracın kilometresi, araçta değişen parçalar, aracın gördüğü işlemler esas alınarakTrafik Sigortası Genel Şartlarındaki Ek-1 Değer Kaybı Hesaplama Tablosu ’na göre hesaplama yapılmaktadır. Bu yöntem her ne kadar bize sonucu formülize olarak verse de araç üzerindeki diğer etkenler sebebiyle kesinlik taşımaktadır. Sonuç olarak;“Araç değer kaybı nasıl hesaplanır?” sorusu her araca, aracın geçmiş hasar kaydına ve kilometresine göre değişkenlik göstereceğini belirtmek mümkündür. ​ DEĞER KAYBI DAVASI NASIL AÇILIR? ​ "Araç değer kaybını kim öder?"veya"Araç değer kaybı kimden istenir?" gibi soruların cevabı için konu ile ilgili Türk Hukukundaki düzenlemeleri incelemek gerekir.Öncelikle araç değer kaybının kasko tarafından karşılanıp karşılanmadığı konusuna bakacak olursak; kaza nedeniyle oluşan araç değer kaybının tek araçtan ibaret olmayabileceğini vurgulamamız gerekir. Bir başka deyişle kazada sorumlu olan tarafın da aracında değer kaybı oluşmuş olabilir. Bunun yanı sıra trafik sigortası yalnızca tek bir kişinin araç değer kaybını karşılar; bu kişi de kazada sorumluluğu bulunmayan ya da sorumluluk oranı diğer tarafa göre daha az olan kişi olarak belirlenmiştir. Kazaya sebebiyet veren tarafın teminatı ise yaptırmış olduğu kasko sigortasıdır. Araç değer kaybı, kazada kusursuz olan tarafın kazaya sebep olan tarafından karşılanır. Araç değer kaybının karşılanması noktasında da zorunlu araç trafik sigortası devreye girer. Ancak bu kendiliğinden değil başvuru üzerine gerçekleşir. Kazada kusursuz taraf, aracın değerinin karşılanması için ekspertiz raporu alarak değer kaybına sebep olan tarafa dava açabilir. Araç değer kaybı tazmini söz konusu olduğu zaman bunu gerçekleştirmenin iki yolu olduğunu söyleyebiliriz. Bunlar; Dava yolu ve Sigorta Tahkim Komisyonu. Dava yolu ile değer kaybının tazmin edilmesi durumunda birden fazla durum ile karşılaşmak mümkün. Bunlardan biri, olayda tam kusurlu olarak nitelendirilen taraf, hasar gören aracın değerinde oluşan düşüş miktarında araç değer kaybı tazminat davası açabilme hakkına sahiptir. Başka bir deyişle karşı tarafın sigortasından veya karşı tarafın kendisinden araç değer kaybı talep edebilmek için her şeyden önce tam kusurlu olmamak gerekir. Bu noktada, kazanın oluşumundaki kusur durumu önem arz etmektedir. Keza kısmi kusur varsa, kusursuzluk oranda değer kaybı tazmini mümkündür. Kusur oranın tespitinde, bilirkişi danışmanlığına başvurmak sıklıkla başvurulan bir yoldur. Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvuru yapmak, araç değer kaybı tazmin yöntemlerinden bir diğeridir. 5684 sayılı Kanunun 30. Maddesi çerçevesinde oluşturulan Sigorta Tahkim Komisyonu, sigorta ettiren veya sigortadan menfaat sağlayan kişiler ile sigorta tahkim sistemine üye sigorta kuruluşları arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların, kolayca ve hızlıca çözülebilmesi için kurulmuş bir komisyondur. Sigorta Tahkim Komisyonu yalnızca trafik sigortalarına değil, her türlü sigorta uyuşmazlıklarını incelemektedir. Ancak daha öncede belirttiğimiz gibi, burada dikkate edilmesi gereken husus, hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulacak sigorta şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonuna üye olması gerekmektedir. Ancak bunun da istinası Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısıdır. Değer kaybı için Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvurabilmek için belli başlı başvuru şartları ve bir başvuru usulü bulunmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvuru gerçekleştirmek için öncelikle ilgili sigorta şirketine yapılan başvurunun tatmin edici olmaması, yetersiz olması ya da 15 gün içinde ilgili sorunun çözülememiş olması gerekir. Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapılabilmesi için şikayet eden tarafın, bu konuda gerek dava yoluna gerekse sigorta Tahkim Komisyonuna aynı konu ile ilgili başvurmamış olması gerekir. Bununla birlikte, başvurucunun şikayetini sigorta şirketine yazılı olarak beyan etmiş olması ve olumlu sonuçlanmamış olması gerekmektedir. Eğer Sigorta Tahkim Kurulu'na yapılan başvuru olumlu sonuçlanırsa, hakkında başvuru yapılan sigorta şirketi zararı ödemek durumdadır. zorunluluğu ile karşı karşıya kalır. Uyuşmazlık tutarı, 5.000 TL'ye kadar olan hakem kararları kesindir ve onlara karşı itiraz edilemez. Uyuşmazlıkların Sigorta Tahkim Komisyonu'nca incelenmesinin en önemli avantajı, konusuna göre en fazla 4 ay içerisinde sonuca kavuşturulmasıdır. Araç değer kaybı konusunda da yine Sigorta Tahkim Komisyonu çokça tercih edilen bir yoldur. Ayrıca araç değer kaybı başvuru yapılabilmesi için dikkat edilmesi gereken bir nokta, araçtaki hasarlı parçaların daha önceden hasara uğramamış parçalar olması, onarım veya yenileme işleminden geçmemiş olması gerekmektedir. Aracın önceki kaza sonucunda değer kaybetmesi sebebi ile açılan değer kaybı davası itiraz sonucu reddedilir. Yargıtay kararına göre boya işlemine gerek duymadan değiştirilebilen far, silecek, jant ve cam benzeri parçalara değer kaybı uygulanmamaktadır. Bu sebeple de araç üzerinde gerçekleşen hasarın, daha önce değişen parçaların dışında gerçekleşmiş olması gerekir. ​ DEĞER KAYBI DAVA AÇMA SÜRESİ NEDİR? ​ Araç Değer Kaybı davası süresi konusunda mevzuat incelendiğinde; Borçlar Kanunu'nun 72. maddesine göre; “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır”. Kısacası araç değer kaybı tazmin etme süresi, diğer bir deyişle dava açma süresi iki yıldır.iki yıllık sürenin başlangıcı; araç sahibinin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlar. ​ DEĞER KAYBI DAVASI İÇİN GEREKLİ BELGELER NELERDİR? ​ Değer kaybı davası açabilmek için bazı belgelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz; Kazanın gerçekleştiği anda tutulan kaza tutanağı, hasar tespit tutanağı, araçların kaza sonrası çekilen, özellikle hasarı gösteren ve her açıdan çekilmiş fotoğrafları, aracın ekspertiz raporu ve aracın ruhsat başta olmak üzere tüm belgeleri. ​ DEĞER KAYBI DAVASI DİLEKÇESİ ​ Değer kaybı davası için yukarıda belirtilen belgelerin yanı sıra dava açmak için bir de değer kaybı davası dilekçe formu gerekmektedir. Bu dilekçeye kaza tutanakları ve diğer araç değer kaybı belgeleri eklenerek başvurulacak Mahkemeye veya Sigorta Tahkim Komisyonuna iletilmelidir. Araç kiralama ve benzeri masraflar varsa bunlara ilişkin belgeler de bu tutanak ile birlikte sunulmalıdır. Araç değer kaybı dilekçesi belli bir yazılış formatında olması gerekmekle birlikte, içerisinde bazı unsurları barındırması zorunludur. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Mahkemenin, davalının ve davacının adı, davalı ve davacının adresleri, davacının kimlik numarası, varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ya da vekillerinin adı ve adresi, dava konusunun değeri, davacının iddiasına konu olan tüm vakaların açık özetleri, iddiaya konu olan vakaların hangi deliller ile ispat edileceği, dayanak gösterilecek hukuki sebepler ve açık ve net bir şekilde belirtilmiş talep sonucu. ​ DEĞER KAYBI DAVASI AVUKATI VE MAHKEMESİ ​ Değer kaybı davaları, ortalama olarak 9 ay ila 1.5 yıl arasında sonuçlanmaktadır. Değer kaybı davası söz konusu olduğu zaman bilinmesi gereken bir diğer husus, değer kaybı davasında görevli mahkeme hususudur. Araç değer kaybı davasına bakmakla yükümlü olan mahkeme, genel kurallara göre belirlenmektedir. Genel yetkili mahkeme ise davalı olan tarafın yerleşim yerindeki yetkili asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak karşı tarafın, Sigorta Şirketi olması halinde Asliye Ticaret Mahkemeleri yetkilidir.Herhangi bir yasal zorunluluk bulunmamakla birlikte değer kaybı avukat yardımı ile takip edilmesi, başvurucunun haklarını halel gelmeden ulaşması bakımından önemlidir. ​ Trabzon Araç Değer Kaybı Davaları Avukatı Arabulucu & Avukat Ayşe Öksüz Zıvalı / 0505 886 11 93

  • Trabzon Tüketi̇ci̇ Haklari Davalari Avukati | Öksüz Hukuk Bürosu

    Tüketici Hukuku Davaları ​ Tüketici Hukuku, tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri alan ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendiren ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenleyen bir hukuk dalıdır. Tüketici Hukukunda Danışma Niteliğinde Hizmet ​ Tüketici Hukuku mevzuatına uyum sağlanması hizmetleri Müşteri ilişkileri, tip sözleşmeler konusunda müvekkilleri bilgilendirme Garanti belgeleri, etiket ve taahhütlerin hazırlanması Bayilik ve distribütörlük ilişkileri Tüketici taleplerinin değerlendirilmesi ve uyuşmazlıkların çözümlenmesi ​ Tüketici Hukuku Davalarında Avukatlık Hizmeti ​ Tüketiciler lehine Hakem Heyetine başvurulması Tüketici mahkemesinde dava açılması ve takibi Banka Tüketici Kredisi ve Kredi Kartı Sözleşmelerinden doğan Davalar Ayıplı Mal Davaları Ayıplı Hizmet Davaları ​ Trabzon Tüketici Davaları Avukatı Ayşe Öksüz Zıvalı

bottom of page