Search Results
41 results found with an empty search
- Tüketici Hakları Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları-Tüketici Hakları Davaları Tüketici Hukuku Davaları Tüketici Hukuku, tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri alan ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendiren ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenleyen bir hukuk dalıdır. Tüketici Hukukunda Danışma Niteliğinde Hizmet Tüketici Hukuku mevzuatına uyum sağlanması hizmetleri Müşteri ilişkileri, tip sözleşmeler konusunda müvekkilleri bilgilendirme Garanti belgeleri, etiket ve taahhütlerin hazırlanması Bayilik ve distribütörlük ilişkileri Tüketici taleplerinin değerlendirilmesi ve uyuşmazlıkların çözümlenmesi Tüketici Hukuku Davalarında Avukatlık Hizmeti Tüketiciler lehine Hakem Heyetine başvurulması Tüketici mahkemesinde dava açılması ve takibi Banka Tüketici Kredisi ve Kredi Kartı Sözleşmelerinden doğan Davalar Ayıplı Mal Davaları Ayıplı Hizmet Davaları
- Ceza Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Ceza Hukuku Davaları Ceza hukuku suç ve cezaları düzenleyen bir kamu hukuku dalı olup; Genel Ceza Hukuku ve Özel Ceza Hukuku olarak ikiye ayrılır. Ceza genel hukuku normları, suç kavramının tanımını, ceza hukukuna hakim olan genel ilkeleri, suçlar için öngörülen cezaları, cezayı hafifleten ve ortadan kaldıran sebepleri düzenler. Ceza özel hukuku normları ise, suç sayılan eylemleri teker teker belirterek, suçların kapsam ve sınırlarını, birbirlerinden ayrılan yönleri ile bu suçlara öngörülen cezaları düzenler. Ceza Hukukunda hazırlık soruşturması ve ceza yargılamasının yöntemini düzenleyen hukuk dalına ise “Ceza Muhakemesi Hukuku” denir. Aşağıdaki mahkeme ve dairelerde görülen davalar CEZA DAVALARI olarak adlandırılır. Ceza hukuku alanındaki sorunlar ve davalar şunlardır: Şikayet ve suç duyurusu işlemleri Şikayetçi ve müdahil vekili olarak ceza davalarının takibi Şüpheli ve sanık müdafi olarak ceza davalarında savunma ve hukuki yardım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurular Askeri Mahkemeler ve Disiplin Mahkemelerinde sanık müdafiliği Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Ceza hukuku alanındaki mahkeme türleri şunlardır: Sulh Ceza Hâkimliği Asliye Ceza Mahkemesi Ağır Ceza Mahkemesi Çocuk Mahkemesi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi İcra Ceza Mahkemesi Fikri Sınai Haklar Ceza Mahkemesi Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri (İstinaf Mahkemesi) Yargıtay Ceza Daireleri Ceza Davalarınız ve Şikayet işlemlerinizde hukuki yardım almak için iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.
- İdare ve Vergi Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları-İdare ve Vergi Davaları İdare ve Vergi Hukuku Davaları İDARİ DAVA NEDİR? Devlet kurumları tarafından yapılan işlemlere karşı dava açılan davalara İdari Dava denir. İdari davalarda mahkemelerce idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu denetlenir, yerindeliği denetlenmez. İdari davalar idare mahkemesinde, vergi mahkemesinde veya Danıştay’da görülür. İdare mahkemesi; idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerine karşı açılan idari davalara bakmakla görevli temel mahkemelerden biridir . İdare mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren davalar ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen davalar dışındaki tüm iptal davaları (bir idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi talebiyle açılan idari davalar) ve tam yargı davalarında (idari işlem veya eylemler nedeniyle zarar görenlerin idare aleyhine açtıkları tazminat davaları) yargılama yapar. Vergi mahkemesi; idarenin vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin iptal ve tam yargı davalarına bakmakla görevli idari mahkemedir. Vergi mahkemeleri; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar, yukarıdaki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davalar ve diğer kanunlarla vergi mahkemesine verilen davalarda yargılama yapar. İDARİ DAVA HANGİ İŞLEMLERE KARŞI AÇILIR? İdarenin hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği iş ve işlemlerin iptali ve uğranılan zararın tazmini için açılır. Dava açılması için ilgili işin idare (bir kamu kurumu) tarafından yapılmış olması gerekir. Ayrıca bu işlem kesin olarak tamamlanmış olmalıdır. Eğer idari işlemin tesisi devam ediyorsa, başka bir makamın onayına ihtiyaç varsa, veya verilen karara karşı başvuru yaparak kararın değiştirilmesini talep etmek imkanı varsa o işlem kesin olarak tamamlanmamış demektir. Önce idari yolların tüketilmesi gerekir. İDARİ DAVA HANGİ SÜREDE AÇILIR? İdare tarafından yazılı bildirim (tebligat) yapılmasını takiben Vergi Mahkemelerinde 30, İdare Mahkemelerinde veya Danıştay’da 60 gün içerisinde dava açılması gerekir. Özel kanunlarda düzenlenen dava açma süreleri saklıdır. İDARİ YARGI ALANINDA GÖREV YAPAN MAHKEMELER : İdare Mahkemeleri (İlk derece mahkemesi) Vergi Mahkemeleri (İlk derece mahkemesi) Bölge İdare Mahkemeleri (İstinaf mahkemesi olarak görevli) Danıştay (Temyiz mahkemesi ve bazı idari davalar için ilk derece mahkemesi olarak görevli) İDARE VE VERGİ HUKUKU ALANINDA AVUKATLIK HİZMETİ SUNDUĞUMUZ BAZI DAVALAR: Tam yargı davaları (İdarenin eylem ve işleminden kaynaklanan tazminat ve alacak davaları) İdari İşlemin İptali davaları Memur disiplin cezalarına ilişkin davalar Her türlü vergi / ceza ihbarnamelerinin iptali davaları, Ödeme emrinin iptali davaları, Haczin, e-haczin, ihtiyati haczin ve ihtiyati tahakkuk ile satış işleminin iptali davaları, Vergi Hukukundan kaynaklanan diğer davalar İdari Davalar ve Vergi Davalarınız için iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.
- Danışma | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları-Danışma BÜRO ADRESİMİZ Çarşı Mah. Kahramanmaraş Cad. No:39 Yıldırımlar İş Hanı Kat : 3 Daire : 37 Ortahisar / Trabzon İLETİŞİM BİLGİLERİMİZ Mobil : +90 505 886 1193 Sabit Telefon : +90 462 411 1193 E-Posta : ayseoksuz@trabzon.av.tr Web : www.ayseoksuz.av.tr BİZE ULAŞIN Gönder Gönderdiğiniz İçin Teşekkür Ederiz!
- Avukatlık Ücretleri | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları-Avukatlık Ücretleri Avukatlık ücreti nedir, nasıl belirlenir? TARAFLAR ARASINDA KARARLAŞTIRILAN AVUKATLIK ÜCRETİ: İş sahiplerinin (müvekkil) Avukata ödemesi gereken ücrete “vekalet ücreti” yada “avukatlık ücreti” denir. Bu ücret Borçlar Kanunu ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda düzenlenmiştir. Avukatlık Kanunu 164. madde uyarınca “Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.” Avukat ile iş sahibi arasındaki bir vekâlet akdine istinaden avukatlık hizmeti (örneğin yargı organları nezdinde iş sahibini temsil etme) verilebileceği gibi, vekâlet akdi olmadan da (örneğin sözlü ya da yazılı danışma, dava dilekçesi hazırlama veya bir sözleşme hazırlama gibi) avukatlık hizmeti verilebilir. Her ne şekilde olursa olsun, avukat ile iş sahibi arasında akdedilen (yazılı ya da sözlü) bir sözleşmeye istinaden avukat tarafından yapılan iş ve işlemler avukatlık hizmeti; bu iş ve işlemler karşılığında iş sahibince verilen bedel de avukatlık ücretidir. Avukatlık Ücreti Nasıl Belirlenir? Avukatlık ücreti, taraf ve Avukat arasında, ilgili kanunlara aykırı olmamak, her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından yayınlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifes i ‘ndeki miktar ve oranlardan az olmamak üzere serbestçe kararlaştırılabilir. Dava değeri veya mahkemece hükmolunacak şeyin değeri, yahut paranın belli bir yüzdesi oranında avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir. Avukat, davayı kazansa da kaybetse de kanunen ücrete hak kazanır. Yapılan sözleşmede bir ücret kararlaştırılmamış olması, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmaması, ücret sözleşmesinin belirgin olmaması, tartışmalı olması veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayılması hallerinde ise değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için, avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki dava konusunun değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanarak avukatlık ücreti tespit edilir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre “avukatın ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur” Dava yada takip hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukat, tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır. DAVA YADA TAKİP SONUCUNDA KARŞI TARAFA YÜKLENEN AVUKATLIK ÜCRETİ: 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesine göre, dava sonunda, kararla, tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez.
- Nüfus Hukuku Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Nüfus Davaları Nüfus kaydının düzeltilmesi davası nüfusta yanlış olarak alınmış kaydın düzeltilmesi amacıyla açılacak olan davadır. Nüfus kayıtlarındaki eksiklikler yada kayıtların tutulmasında yapılan hatalar sebebiyle nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmaktadır. Nüfus kaydının düzeltilmesi dava yoluyla mümkündür. Bu davalar ancak hukuki bir yarar olduğunda açılabilmektedir. Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalar aşağıda belirtilmiştir: UYGULAMADA EN ÇOK RASTLANAN NÜFUS DAVALARI: Nüfus Kaydının İptali Davası, nüfus kaydından kaldırılması gereken kayıtlar için açılan dava türüdür. İsim ve Soyadı Değiştirme davası, haklı bir sebebin varlığı halinde isim ve soyadı değiştirme, yeni bir ad alma yahut kullanıyor olduğu isme yeni bir ekleme yapma amacıyla açılacak davadır. Yaş Düzeltme Davası, nüfus kayıtlarında yer alan doğum tarihinin düzeltilmesi için açılan davadır. Halk dilinde yaş küçültme ve yaş büyültme olarak adlandırılır. Yaş değiştirme davası yalnızca bir kez açılabilir. Din Değiştirme Davası, kişinin nüfus kütüğünden kayıtlı olan dininin değiştirilmesi ya da yahut silinmesi için açılan bir davadır. Cinsiyet Değiştirme Davası, bireyin fizyolojik anlamda doğduğu beden ile hissettiği beden arasında farklılık olması halinde açılacak bir davadır. Cinsiyet değiştirme davası açabilmek için hakimin izni gerekmektedir. İzin neticesinde yapılan ameliyat sonrasında nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işlemi gerçekleştirilecektir. Gaiplik Davası, hakları gaip kişinin ölümüne bağlı olanlar tarafından açılabilecek bir davadır. Gaiplik kararı verilebilmesi için kişi ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş yahut kendisinden uzun zamandır haber alınamamış olması gerekmektedir. Babalık Davası, Çocuk ile baba arasındaki soybağının tespiti için ana yada çocuk tarafından açılabilecek bir davadır. Soybağının Reddi Davası, Baba ile çocuk arasındaki soy bağının reddi ve babalık karinesinin çürütülmesi için açılan bir davadır. Analık Davası, kişinin nüfus kütüğünde kayıtlı olan anne adı ile biyolojik annesinin farklı olması halinde açılabilen bir davadır.
- Arabulucu | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Arabuluculuk; bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafı olan kişilerin, özgür iradeleriyle seçtikleri tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin (arabulucu) hakemliğinde, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra başvurdukları bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Arabuluculuk, uyuşmazlığın mahkeme dışı, hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesini amaçlayan bir usul hukuku kurumudur. Arabuluculuk, “zorunlu arabuluculuk” ve “ihtiyari arabuluculuk” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır: Zorunlu Arabuluculuk: Bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu vardır. Zorunlu arabuluculuk, bu uyuşmazlıklar açısından dava şartıdır. Yani, arabulucuya gitmeden açılan dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Ticari davalar ve iş davalarına konu olan bazı talepler (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, maaşlar vb.) zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. İhtiyari Arabuluculuk: İhtiyari arabuluculuk, tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir. Suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklar, arabuluculuk yoluyla değil; Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma hükümleri uygulanarak her savcılık bünyesinde bulunan uzlaştırma büroları tarafından çözülür. Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur? Arabulucu; hukuk fakültesi mezunu, mesleğinde en az 5 yıllık deneyime sahip olan, arabuluculuk, iletişim ve görüşme teknikleri konularında uzmanlık eğitimi almış kişidir (Arabuluculuk Kanunu md. 20). Avukatlar da arabulucu olabildiğinden halk arasında “arabulucu avukat” şeklinde deyimler de kullanıldığı görülmektedir. Arabulucular, hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra arabuluculuk faaliyeti ile ile ilgili temel bilgiler, iletişim teknikleri, müzakere ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri, davranış psikolojisi vb. gibi teorik ve pratik bilgileri içeren bir mesleki eğitim alırlar. Mesleki eğitimden sonra yapılan arabuluculuk sınavı ile mesleki yeterlilik ölçülür. Arabuluculuk sınavını başarıyla geçen arabulucular faaliyette bulunabilmek için arabuluculuk listesine kayıt yapmak zorundadır. Özellikle belirtelim ki; sadece Adalet Bakanlığı tarafından tutulan arabuluculuk listesine kayıtlı kişiler arabuluculuk faaliyeti yürütebilir. Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani, arabulucuya başvurulmadan bu tür davalar doğrudan asliye ticaret mahkemesine açılamaz. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk İş hukukunda işçi ve işveren arasındaki yıllık izin ücreti, fazla çalışma (fazla mesai) ücreti, maaş vb. gibi işçilik alacakları ile ihbar tazminatı, kıdem tazminatı vb. gibi tazminatlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar 01.01.2018 tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülecektir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3). İşçi ve işveren aralarındaki hukuki sorunu gidermek için öncelikle zorunlu olarak arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabulucuya başvurmadan iş mahkemesinde açılan iş davaları “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir. İşçi ve işveren, iş hukuku ile ilgili hukuki sorunun çözümü için bir arabulucu üzerinde anlaştıkları takdirde, uyuşmazlığı her iki tarafın da kabul ettiği arabulucu çözmeye çalışır. Taraflar, bir arabulucu üzerinde uzlaşamadıkları takdirde, her adliyede bulunan “arabuluculuk merkezi” listeye kayıtlı arabulucular arasından seçeceği bir arabulucuyu uyuşmazlığı çözmek üzere görevlendirir. İş hukukunda “dava şartı” olarak kabul edilen arabuluculuğun uygulama alanları şu şekildedir: İşe İade Davalarında Zorunlu Arabuluculuk: İşe iade davaları, iş sözleşmesinin hukuka aykırı feshedilmesi halinde işçinin işine geri dönmesini sağlayan bir iş davası türüdür. İşçi, iş akdi feshedildikten sonra işe iade davası açmadan önce uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözülmesi için arabulucuya başvurmak zorundadır. İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir (4857 sayılı İş Kanunu m.20/1). Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde; İşe başlatma tarihini, Ücret ve diğer hakların parasal miktarını, İşçinin işe başlatılmaması durumunda tazminatın parasal miktarını, belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur (4857 sayılı İş Kanunu m.21/5). Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde işe iade talebiyle arabulucuya başvurulduğunda, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/15). Kıdem Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: Kıdem tazminatı, belli koşulların sağlanması halinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kazandığı kıdeminin karşılığı olarak işverence işçisine ödenen tazminattır. Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için aynı işverenin işyerlerinde en az 1 yıl çalışmak gereklidir. Kıdem tazminatı hakkı elde ettiği halde, alacağını işverenden alamayan işçi öncelikle arabulucuya başvurarak uyuşmazlığın giderilmesini talep edecektir. İhbar Tazminatında Zorunlu Arabuluculuk: İhbar tazminatı, önceden bildirimde bulunulmaksızın iş akdi haksız feshedilen işçiye işyerinde sahip olduğu kıdeme göre değişen oranlarda ödenen tazminattır. İhbar tazminatı alacağına hak kazanılıp kazanılmadığı, tazminatın miktarı ve ödeme şekli nedeniyle işçi ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıklar dava açılmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumu yoluyla çözülecektir. Fazla Çalışma (Mesai) Ücretinde Zorunlu Arabuluculuk: Fazla çalışma ücreti, iş kanununun belirlediği çerçevede ve şartlarda işçinin işyerinde haftalık 45 saati aşan çalışmalarıdır. İşveren, haftalık 45 saati aşan her saatlik çalışma için normal saat ücretinin %50 fazlası kadar fazla mesai ücreti ödemek zorundadır. Fazla çalışma ücreti, uygulamada mahkemeleri en çok meşgul eden uyuşmazlıktır. Fazla çalışma ücreti alacağı için de iş mahkemesinde dava açmadan önce “zorunlu arabuluculuk” kurumuna başvurulması gerekir. Yıllık ücretli izin, maaş (işçilik aylık ücreti veya yevmiye ücreti), genel tatil ücretleri, milli ve dini bayram tatil ücretleri için de dava açılmadan önce uyuşmazlığın “zorunlu arabuluculuk” yoluyla çözümü için başvurulması zorunludur. İşçi ile İşverenin Birbirine Hakaret Etmesi: Çalışma hayatında işçi ve işveren arasında en sık yaşanan sorunlardan biri tarafların birbirine hakaret etmesidir. İşçi ve işverenin birbirine hakaret etmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de zorunlu arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Taraflar, iş ilişkisinden kaynaklanan nedenlerle birbirine hakaret etmişse doğrudan dava açamayacak, önce arabuluculuk yöntemiyle sorunu çözmeye çalışacaktır. İşyerindeki iş malzemelerine veya mallara zarar verilmesinden kaynaklanan tazminat istemleri de öncelikle zorunlu arabuluculuk yoluyla çözülmelidir. Hemen belirtelim ki; iş kazaları veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bu konulara ilişkin tespit, itiraz ve rücu davalarında arabuluculuk yoluna gidilmesi zorunluluğu aranmamaktadır. Bu davalar doğrudan iş mahkemesine açılabilir. Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/16). Arabuluculuk Bürosuna Başvurulması Halinde İş Davalarında Zamanaşımı İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, aşağıda belirtilen tazminat ve ücretlere ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıldır (4857 sayılı İş Kanunu Ek Madde): Yıllık izin ücreti, Kıdem tazminatı, İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan ihbar tazminatı, Kötüniyet tazminatı, İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat. Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. Uyuşmazlığın arabulculuk yoluyla çözülemediğine ilişkin son tutanağın düzenlendiği tarihte zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. İş Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Nereye ve Nasıl Yapılır? İşçi ve işveren arabuluculuk siciline kayıtlı bir arabulucu üzerinde anlaşamadıkları takdirde, arabuluculuk bürosu, iş hukuku uyuşmazlığını çözecek arabulucuyu kendisi görevlendirir. Zorunlu arabuluculuk için başvuru, şu şekilde yapılır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/5): Arabuluculuk için başvuru işçi tarafından yapılacaksa; işverenin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir. Arabuluculuk için başvuru işveren tarafından yapılacaksa; işçinin ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulabilir. Arabuluculuk bürosu olmayan adliyelerde arabuluculuk bürosunun görevi sulh hukuk mahkemesi yerine getirir. Arabuluculuk bürosu kendisine gelen başvuru üzerine uyuşmazlığı çözmek için bir arabulcu görevlendirir. Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgelerini sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Mahkeme kararı büro tarafından taraflara tebliğ edilir. Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir. Yetkili büro, yeniden arabulucu görevlendirir. İş Davasının Arabuluculuk Yoluyla Çözülmesi Ne Kadar Sürer? Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/10). Arabuluculuk, hızlı ve etkin bir uyuşmazlık çözüm yolu olduğundan uyuşmazlığın süresi içinde çözülememesi halinde dosya kapatılır. Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir (7036 sayılı Kanun m.3/11). Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir? Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/18). Arabuluculuğa tabi iş hukuku uyuşmazlıkları ile ilgili bir tarafın arabuluculuk yapılması için başvurması halinde, her iki tarafın da belirlenen ilk toplantıya katılması yükümlülüğü vardır. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf iş mahkemesinde dava açılması halinde kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin (dava avukatlık ücreti, harçlar, bilirkişi ücreti vb. giderler) tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca ilk toplantıya katılmayan bu taraf lehine avukatlık vekalet ücretine de hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. Yani, her iki taraf yaptığı masrafları ve harçları kendisi öder. Ancak bu halde haklı çıkan taraf lehine yasal avukatlık ücretine hükmedilebilir. İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Ücretinin Ödenmesi Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı dikkate alınarak arabuluculuk asgari ücret tarifesi ikinci kısmına göre belirlenir. Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hallerinde, iki saatlik ücret tutarı Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Hemen belirtelim ki, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, iş mahkemesinde dava açılması halinde yargılama giderlerinden sayılır (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m.3/14). Arabuluculuk Aşamasından Sonra İş Mahkemesinde Dava Açılması Arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülememesi halinde iş mahkemesine dava açılabilir. Davacı, arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülemediğinde dair tutulan son tutanağı veya tutanağın örneğini dava dilekçesine ekleyerek iş mahkemesinde dava açmalıdır. Uyuşmalığın arabuluculuk yoluyla çözülemediğine ilişkin son tutanak dava dilekçesine eklenmediği takdirde iş mahkemesi davacıya son tutanağın bir haftalık kesin sürede mahkemeye ibraz edilmesini, aksi takdirde davanın reddedileceğini ihtar eder. Mahkeme ihtarının gereği yerine getirilmezse dava dilekçesi karşı tarafa gönderilmeden dava usulden reddedilir. İhtiyari Arabuluculuk: Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulabilir? İş davalarında zorunlu arabuluculuk uygulaması dışında herhangi bir özel hukuk uyuşmazlığının tarafları da zorunlu olmadığı halde arabulucuya başvurabilir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm özel hukuk uyuşmazlıkları, işleri ve davaları arabuluculuk yasası uygulaması ile çözüme kavuşturulabilir (Arabuluculuk Kanunu md.1/2). Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklar, genel olarak kamu düzenini ilgilendirmeyen, taraflar dışındaki kişilerin, özellikle kamu kurumlarının haklarına zarar vermeyen uyuşmazlıklardır. Örneğin, iş hukukunda kıdem tazminatı arabuluculuk konusu olabilirken, hizmet tespiti davasının konusu olan uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Çünkü, hizmet tespiti davası kişinin üzerinde tasarruf edemeyeceği sosyal güvenlik haklarının yanı sıra kamu idaresinin bazı haklarını (prim alma vs.) da etkileyecek niteliktedir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri ve arabuluculuğa elverişli bazı dava ve işler şunlardır: Kural olarak ticaret hukuku ve sigorta hukukuna ilişkin her türlü iş ve dava, Maddi ve manevi tazminat davası, Mirasta mal paylaşımı, miras hukukundan kaynaklanan saklı pay nedeniyle tenkis davası , muris muvazaası gibi hukuki uyuşmazlıklara dair davalar, Boşanmada mal paylaşımı, boşanma davası kesinleşmişse boşanmada maddi ve manevi tazminat talepleri, katkı veya katılma alacağına dair talep ve davalar, İş hukukundan kaynaklanan, kıdem tazminatı , ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacakları; iş kazası nedeniyle maluliyet veya ölümden kaynaklanan tazminat , destekten yoksun kalma tazminatı vb. gibi her türlü tazminat talepleri, Gayrimenkul hukukundan kaynaklanan; vekalet görevinin (vekillik yetkisinin) kötüye kullanılması, muris muvazaası nedeniyle açılan davalar, usulsüz tasarruf vb. gibi nedenlerle nedenlerle açılan tapu iptal ve tescil davası, gayrimenkule yapılan müdahalenin men-i (tecavüzün önlenmesi) davası, işgal tazminatı (ecrimisil) davası, önalım (Şufa) davası , ortaklığın giderilmesi/izale-i şüyu davaları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıklar. Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulamaz? Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri hukuki sorunlara ilişkin uyuşmazlıklar arabuluculuk yoluyla çözülemez. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar çoğunlukla kamu hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklardır. Kamu hukukunun yanı sıra aile hukuk gibi özel hukuk alanlarına ilişkin bazı hukuki problemler de arabuluculuk yoluyla çözülemez. Önemle belirtelim ki, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma kapsamında olan bir suç ile bağlantılı uyuşmazlıklar da arabuluculuk kanunu dışındadır. Bu uyuşmazlıklar için Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre uzlaşma yoluna gidilerek tüm uyuşmazlık savcılıklara bağlı uzlaştırma büroları tarafından çözülmelidir. Tarafların arabulucuya gidemeyecekleri diğer uyuşmazlıklar şunlardır: Ceza davaları , Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları, Çocuğun velayeti, Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar, İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası, Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar, İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davaları. Arabulucuya Başvuru Süresi Nedir? Uyuşmazlığın tarafları gerek dava açılmadan önce gerekse dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurmak konusunda anlaşabilirler (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.13). Bu nedenle, taraflar arabulucuya gitme konusunda anlaştığı müddetçe uyuşmazlığın her aşamasında arabuluculuk kurumuna başvurulabilir. Dava açılması halinde mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda bilgilendirebilir veya teşvik edebilir. Uyuşmazlığın taraflarından biri, dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra, diğer tarafa arabulucuya başvurma konusunda bir teklif sunabilir. Arabulucuya başvurma konusunda karşı tarafa iletilen teklif, 30 gün içinde olumlu cevaplanmazsa reddedilmiş kabul edilir. (md.13) Dava açıldıktan sonra tarafların birlikte arabulucuya başvuracaklarını beyan etmeleri halinde yargılama, mahkemece üç ayı geçmemek üzere ertelenir. Bu süre, tarafların mahkemeye yeniden birlikte başvurusu üzerine üç aya kadar uzatılabilir (md.15). Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir? Arabuluculuk, mahkeme dışı bir çözüm yöntemi olmasına rağmen, tarafların uzlaşma sürecinde bazı hak ve yükümlülükleri vardır. Arabuluculuk sürecinin bir anlaşmayla neticelenmesi halinde anlaşmanın uygulanabilesi; anlaşma sağlanamadığı takdirde, tarafların ileride dava hakkını hak kaybına yol açmadan kullanabilmesi için bazı güvence mekanizmaları oluşturulmuştur. Arabuluculuk sürecine katılan tarafların hak ve yükümlülükleri şunlardır: Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi Arabuluculuk süreci gizli yürütülmelidir (Arabuluculuk Kanunu md.4). Arabulucu, arabuluculuk yapması nedeniyle kendisine verilen veya başka bir şekilde elde ettiği tüm bilgi, belge ve kayıtları gizli tutmak zorundadır. Taraflar da gizliliğe riayet etmek zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sırasında hiç kimse fotoğraf çekemez, ses veya görüntü kaydedemez (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 6). Arabuluculuk faaliyeti yapılırken gizliliğe aykırı hareket eden ister arabulucu olsun ister taraflar olsun 6 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır (Arabuluculuk Kanunu md.33). Ayrıca, arabulucunun arabuluculuk sicilinden silinmesi de gündeme gelecektir. Müzakereler sırasında veya tarafların bir araya geldiği herhangi bir ortamda ses veya görüntülerin kaydedilmesi halinde, Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi veya Kayda Alınması Suçu işlenmiş olur. Arabulucunun yanında çalışan veya ilişkili olduğu kişileri de gizlilik ilkesine riayet etmek zorundadır. Arabuluculuk Uygulamasında Eşitlik ve İradilik İlkesi Arabuluculuk sürecin tarafların özgür iradesiyle başlayan bir süreçtir. Taraflar, arabulucuya başvurmak veya başvurduktan sonra süreci devam ettirip ettirmemek konusunda tamamen özgürdür. Taraflar, hiçbir şekilde bu sürece katılmaya zorlanamayacağı gibi uyuşmazlığı arabuluculuk yoluyla çözmekten her aşamada vazgeçebilirler. Taraflar, gerek arabulucuya başvururken gerekse süreç boyunca eşit haklara sahiptirler. Taraflardan biri arabuluculuk sürecinin dışında bırakılamayacağı gibi söz hakkı da diğerine göre kısıtlanamaz (Arabuluculuk Kanunu md.5). Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi Arabulucu, arabuluculuk siciline kayıtlı arabulucular arasında tarafların özgür iradesiyle seçilir. Taraflar hangi arabulucu ile çalışmak istiyorlarsa, o arabulucu ile çalışabilirler. Arabulucu, arabuluculuk sürecine katılan herkese tarafsız ve eşit davranmak zorundadır. Arabulucu, tarafsızlığı hakkında şüphe doğuracak işlem, tutum ve davranışlarda bulunamaz (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu md.8). Arabulucu, arabuluculuk faaliyeti başlar başlamaz, tarafları arabuluculuğun ne anlama geldiği, temel ilkeleri, sürecin nasıl yürütüleceği ve sonuçları hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür (Arabuluculuk Kanunu md.11). Arabulucu tarafların her biriyle ayrı ayrı görüşebileceği gibi her iki tarafla birlikte de görüşebilir. Önemli olan tarafların hak ve menfaatlerinin dengelenmesi, uyuşmazlığın çözülmesi için en uygun metodla hakemlik yapılmasıdır. Taraflar, bu görüşmelere avukatları ile birlikte de katılabilirler (Arabuluculuk Yönetmeliği md.11/1). Mahkemeler tarafından kullanılması gereken yargısal bir yetkinin kullanımı şeklindeki işlemler arabulucu tarafından yapılamaz (Arabuluculuk Kanunu md.15). Örneğin, tanık dinleme, keşif yapma, bilirkişi raporu alma gibi işlemler ancak mahkemeler tarafından yerine getirilebilir, arabulucunun bu işlemleri yapma yetkisi yoktur. Arabulucu görevini bizzat kendisi yerine getirmek zorundadır. Arabulucu bu görevini kısmen dahi olsa bir başkasına devredemez, arabuluculuk görevinin başkası tarafından yerine getirilmesini . Arabulucu, tarafsızlığından şüpheye düşülmesine neden olabilecek durumların varlığı hallerinde tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür. Örneğin; arabulucu ile uyuşmazlık konusu iş arasında sosyal bir ilişki olması, taraflardan birini tanıması vs. gibi sayısız sebeple tarafsızlık konusunda şüphe doğabilir. Arabulucunun bilgilendirmesine rağmen taraflar, arabulucunun görevine devam etmesini birlikte talep isterlerse, arabulucu görevine devam edebilir (Arabuluculuk Yönetmeliği md.12). Arabulucu, bu sıfatla görev yaptığı uyuşmazlık ile ilgili olarak açılan davada, daha sonra, bilirkişilik veya avukatlık yapamaz. Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi halinde, arabulucu, elinde bulunan belgeleri ve arabuluculuk faaliyeti neticesinde düzenlenen tutanağı beş yıl süre ile saklamak zorundadır (Arabuluculuk Yönetmeliği md. 15). Arabuluculuk Neticesinde Tarafların Anlaşması (Arabuluculuk Kanunu md.18) Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaştıkları, anlaşamadıkları veya arabuluculuk faaliyetinin nasıl sonuçlandığı bir tutanak ile belgelendirilir. Arabulucu tarafından düzenlenecek bu belge, arabulucu, taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanır. Belge taraflar, kanuni temsilcileri veya avukatlarınca imzalanmazsa, sebebi belirtilmek suretiyle sadece arabulucu tarafından imzalanır (Arabuluculuk Kanunu m.17/2). Arabuluculuk neticesinde taraflar uyuşmazlığın çözümü noktasında bir anlaşmaya varmışsa, arabulucu tarafından bu anlaşmanın tüm unsurları yazılı hale getirilir. Arabuluculuk yasası, tarafların üzerinde uzlaştığı konuların yer aldığı belgeyi “anlaşma belgesi” olarak tarif etmektedir. Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma belgesi, taraflar ve arabulucu tarafından imzalanarak hukuki değer kazanır (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md. 18). Arabuluculuk Anlaşmasına İcra Edilebilirlik Şerhi Taraflar, anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini görevli ve yetkili mahkemeden talep edebilirler. Anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi olmadan da geçerlidir. Ancak, icra edilebilirlik şerhi içeren anlaşma belgesi, mahkeme tarafından verilen bir karar gibi, yani ilam niteliğindeki bir belge gibi işlem görür. Anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi vermeye yetkili ve görevli mahkeme; Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesi olarak belirlenmiştir (Arabuluculuk Kanunu m.17/2). Davanın görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. İcra edilebilirlik şerhi, çekişmesiz yargı işi olup inceleme dosya üzerinden yapılarak şerh konusunda karar verilir. (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.18/3). Mahkemenin inceleme yetkisi sadece anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığıyla sınırlıdır. Mahkemenin anlaşma içeriğini değiştirme, hüküm ekleme veya çıkarma yetkisi yoktur. Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır (Arabuluculuk Yasası m.18/4). İcra edilebilirlik şerhinin fonksiyonu arabuluculuk anlaşma belgesine mahkeme kararı (ilam) niteliği kazandırmasıdır. Tarafların avukatları ile birlikte imzaladıkları arabuluculuk anlaşması belgesi kendiliğinden mahkeme kararı gibi bir işlevi yerine getirmketedir. Özellikle belirtelim ki, arabuluculuğa elverişli olan aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda inceleme mutlaka duruşmalı olarak yapılır. Arabuluculuk Konusu Beyan veya Belge Davalarda Kullanılamaz Arabuluculuk faaliyetinin gizli yapılmasının neticesi olarak; taraflar arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşmaya ulaşamadıklarında, arabuluculuk sürecinde ifade edilen beyanlar veya ileri sürülen belgeler mahkemelerde delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın arabulucudan sonra tahkim yoluna götürülmesi halinde dahi bu belge ve beyanlar delil olarak kullanılamaz (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.5). Taraflar, arabulucu veya üçüncü bir kişi, uyuşmazlıkla ilgili olarak hukuk davası açıldığında veya tahkim yoluna başvurulduğunda, aşağıdaki beyan veya belgeleri delil olarak ileri süremez ve bunlar hakkında tanıklık yapamaz (md.5): Taraflarca yapılan arabuluculuk daveti veya bir tarafın arabuluculuk faaliyetine katılma isteği, Uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile sona erdirilmesi için taraflarca ileri sürülen görüşler ve teklifler, Arabuluculuk faaliyeti esnasında, taraflarca ileri sürülen öneriler veya herhangi bir vakıa veya iddianın kabulü, Sadece arabuluculuk faaliyeti dolayısıyla hazırlanan belgeler. Hukuk davasında veya tahkim yolunda delil olarak ileri sürme yasağı, beyan veya belgenin şekline bakılmaksızın uygulanır. Arabuluculuk sürecinde ileri sürülen beyan veya belgelerin açıklanması mahkeme, hakem veya herhangi bir idari makam tarafından istenemez. Bu beyan veya belgeler, arabuluculuk yasası hükümlerine aykırı bir şekilde delil olarak sunulmuş olsa dahi sunulan mahkeme tarafından hükme esas alınamaz. Beyan veya belgelere dair yukarıda açıkladığımız unsurlar saklı kalmak koşuluyla, hukuk davası ve tahkimde ileri sürülebilen deliller, sadece arabuluculukta sunulmaları sebebiyle kabul edilemeyecek deliller haline gelmez (6325 sayılı Arabuluculuk Yasası md.5/5). Arabulucunun Ücreti Nasıl Ödenir? Arabulucu, yaptığı hizmet karşılığında bir ücret alır (Arabuluculuk Kanunu md.7). Taraflar başka türlü kararlaştırmamış ise; arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesi uygulanarak belirlenir. Arabulucunun ücreti ve diğer tüm masraflar aksi taraflarca kararlaştırılmamışsa eşit olarak karşılanır. Örneğin; konusu para ile ölçülebilen uyuşmazlıklarda her iki taraftan toplam uyuşmazlık konusunun %6’sı kadar bir oranla başlayan ve taraflarca eşit miktarda ödenen bir arabuluculuk ücreti söz konusudur. Aile Hukukuna İlişkin Arabuluculuk Sistemi Arabuluculuk, Türkiye’de henüz gelişim aşamasındadır. Tasarı halinde olup henüz kanunlaşmayan düzenlemeye göre aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar da arabuluculuk yoluyla çözülecektir. Aile hukukuna ilişkin arabulucuk; kadına karşı şiddet içeren vakıalar hariç olmak üzere şu uyuşmazlıkları kapsamaktadır: Boşanma davası, Velayet davası, Nafaka davası, Boşanmada maddi ve manevi tazminat, Boşanmada mal paylaşımı, yani katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı, Ev eşyalarının paylaşımı.
- Makaleler | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları ARAÇ DEĞER KAYBI DAVASI Araç değer kaybı davası nasıl açılır, araç değer kaybı nasıl hesaplanır, araç değer kaybı davası kime açılır, araç değer kaybı davası trafik sigortası ve araç değer kaybı hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER BOŞANMA DAVALARI Boşanma davaları ne şekilde açılabilir, boşanma ile birlikte taraflar karşılıklı olarak neleri talep edebilir, boşanma halinde doğacak hak ve yükümlülükler nelerdir, boşanma, nafaka, edilnilmiş mallara katılma rejimi, maddi ve manevi tazminat davaları hakkında merak edilenler… DAHA GÖSTER İŞ KAZASI TAZMİNAT DAVASI İş kazası tazminat davası nedir, iş kazası halinde açılacak davalar hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER İŞ DAVALARI İşe iade davası nasıl açılır, işe iade davası hangi mahkemede açılır, işe iade davası şartları nelerdir, iş kazası tazminat davası nedir, iş kazası halinde açılacak davalar hakkında merak edilenler.. DAHA GÖSTER
- İcra Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Alacak Takip İşlemleri İcra takibi, borçlunun borcunu herhangi bir sebeple ödememesi halinde, alacaklının, alacağını devlet gücü ile tahsil etmek üzere İcra Müdürlüğü nezdinde başlattığı işlemdir. İcra işlemleri, İcra İflas Kanunu ile düzenlenmiştir. İcra takipleri ilamlı takip ve ilamsız takip olmak üzere ikiye ayrılır. İlamlı icra bir mahkeme kararına dayanılarak başlatılan icra işlemidir. İlamsız icra ise ortada bir mahkeme kararı bulunmaksızın para ve teminat alacaklarının tahsili için başlatılabilecek icra işlemidir. Kiralanan bir taşınmazın tahliyesi de icra müdürlüğünden ilamsız icra yolu ile istenebilir. İlamlı İcra Bir dava sonucunda, mahkemece verilen kararı gösteren resmi belgeye ilam , bu ilama dayalı olarak başlatılan icra takiplerine ise ilamlı icra adı verilir. İlamlı icra takibinin konusu para olabileceği gibi bir işin yapılması, bir malın teslimi ya da kiralanan taşınmazın tahliyesi de olabilir. Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolu ile Takip (İlamsız İcra) Alacağı kambiyo senetlerine bağlı olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte bulunabilir. Kambiyo senetleri; poliçe, bono (emre muharrer senet) ve çektir. Genel Haciz Yolu ile Takip (İlamsız İcra) Alacak kambiyo senetlerine (çek, senet, poliçe), veya ilama dayanmıyorsa, alacaklının alacağı ipotek ya da rehinle de temin edilmemişse, yapılan takibe ilamsız takip denir.
- Kadastro Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Kadastro Davaları Kadastro Nedir ? Kadastro; ülke sınırları içerisindeki taşınmaz malların sınırlarının, arazi ve harita üzerinde belirlenerek hukuki durumlarının tespit edilmesi sonucunda Türk Medeni Yasası uyarınca tapu siciline tescil edilmesi ve hak sahiplerine tapu belgelerinin verilmesi işleminin bütünüdür. Ülkemizde yapılan veya halen yapılmakta olan kadastro çalışmaları sonucunda birçok hukuki ihtilaf meydana gelmektedir. Bu alanda en sık karşılaşılan sorun kadastro tespiti esnasında taşınmazların bir başkası (genellikle komşu yahut husumetli akraba) üzerine tapuda tescil edilmesidir. Hak sahiplerinin arazinin bulunduğu yerlerde yaşamamaları, yurt dışında olmaları gibi sebepler bu sorunları daha da artırmaktadır. 1- Kadastro Tespitine İtiraz Davası (Kadastro Kanunu 10.md) Kadastro tespitinden sonra, tespit sonuçları askıya asılmak suretiyle ilan edilmektedir. Bu askı cetvelleri kadastro müdürlüğünde ve muhtarlıklarda 30 gün süre ile askıda tutulur. Yapılan tespite itirazı olanları 30 günlük askı süresi içinde Kadastro Mahkemesi’nde Kadastro Tespitine İtiraz Davası açması gerekir. 30 günün geçmesi ile birlikte dava açılmamışsa kadastro tutanakları kesinleşir. 2- Tapu İptali ve Tescil Davası Kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden sonra ancak Tapu İptali ve Tescil Davası açılabilir. Kadastro tespiti nedeni ile tapu iptali ve tescil davalarında 10 yıllık hak düşürücü süre mevcuttur. Bu tür davalar kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden açılmalıdır. Kadastro Tespitinden 10 Yıl Geçtikten Sonra Dava Açılabilir mi? Genel kural 10 yıl olmakla birlikte, bazı durumlarda 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra da dava açılabilmektedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 01.04.2014 tarihli kararında; davayı açma hakkı bulunan kişinin (miras bırakan) kadastro tespitinden sonra, 10 yıllık hak düşürücü süre geçmeden önce ölmesi hâlinde mirasçılar tarafından açılacak tapu iptal ve tescil davasında 10 yıllık sürenin aranmayacağına hükmetmiştir. Dava Kime Karşı Açılabilir? Dava, tapuda kimin adına kayıt edilmişse ona karşı açılmalıdır. Uygulamada hatalı olarak; kadastro çalışmasını yapan kuruma, Tapu Müdürlüğüne karşı dava açıldığı da görülmekte olup; bu durum hukuken yanlıştır. Öksüz Hukuk Bürosu olarak, hatalı Kadastro Tespiti nedeni ile yaşanan her türlü ihtilafta ve kadastro davalarında hukuki hizmet vermekteyiz. İletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.
- Tapu Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları Tapu İptali ve Tescil Davaları Eşya hukuku, kişilerin (gerçek veya tüzel kişi) eşya üzerindeki hâkimiyet ve diğer hakları dolayısı ile ortaya çıkan hususları düzenleyen medenî hukuk dalıdır. Gayrimenkul davaları Türkiye’de en sık görülen dava türleri arasında yer almaktadır. Bunlarında başında ise ise tapu tescil ve tapu iptal davaları gelmektedir. Tapu iptali ve tescili davaları, tapudaki kaydın gerçek hak sahibini yansıtmadığı iddiası ile açılır ve tapu sicilindeki yanlışlığın giderilmesi amaçlanır. TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ÇEŞİTLERİ : Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları (Mirasçılardan mal kaçırma) Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesine Aykırılık Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Alım Hakkından Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Bağıştan Rücu Hukuksal Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Başkasının Taşınmazına Bina Yapımı Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Çifte Tapu İddiasına Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Devletin Hüküm Ve Tasarrufu Altındaki Yer İddiasına Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Geri Alım Hakkından Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları İmar İhyaya Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Kıyı Kanunu Gereğince Açılan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Kişilerce Orman Değildir İddiasıyla Açılan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Kişilerce Özel Mülke Konu Olduğu İddiasıyla Açılan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Köy Kanunundan Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Önalım Hakkından Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Satın Almaya Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Şirket Ortağının Ayni Sermaye Koyması Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Takasa Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Tapu Dışı Satın Almaya Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Taşınmazın Orman Niteliğinin Çekişmeli Olması Nedeniyle Taşkın Bina Yapımı Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Tespitten Önceki Hukuki Sebeplere Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Vakıf Taşınmazı İddiasına Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Yasal Mal Rejiminden Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Yeni Arazi Oluşumundan Kaynaklanan Tapu İptali Ve Tescili Davaları Yükleniciden İşyeri Alımına Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Yükleniciden Konut Alımı Nedeniyle Tapu İptali Ve Tescili Davaları Yükleniciden Konut Alımına Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları Zilyetliğe Dayalı Tapu İptali Ve Tescili Davaları
- Trabzon Men-i Müdahale Davaları | Öksüz Hukuk Bürosu
Boşanma Davaları-Aile Hukuku-Anlaşmalı Boşanma-Çekişmeli Boşanma-Mal Paylaşımı-Tazminat davaları-Alacak davaları-Tapu iptali ve tescil davaları-El atmanın önlenmesi davaları-İtirazın iptali davaları-Kamulaştırma davaları-İşçilik davaları-Menfi tespit davaları-Miras davaları-Ortaklığın giderilmesi-Özel hukuk davaları-Ceza Davaları-İcra Davaları El Atmanın Önlenmesi ve Ecr-i Misil Davası Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını kullanmasının önüne geçilmesine el atma (müdahale) denir. Bu durumun sona erdirilmesi için taşınmaz maliki tarafından açılan davaya El atmanın önlenmesi davası (müdahalenin men’i) davası denir. El atmanın önlenmesi davasının konusu çok geniş kapsamlıdır. Malikin rızası dışında yapılan tüm müdahaleler bu davanın konusu sayılabilir. Devlet organları tarafından yapılan fiili ve hukuki el atmalarda KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA söz konusu olur. El atma durumunda mülkiyet hakkının kullanılmasına engel olunmaktadır. Bu gibi durumlarda malikin tazminat talep etme hakkı mevcuttur. El atma nedeni ile bir kimse maddi ve manevi zarara uğruyor ise bunun tazmin edilmesini davalı taraftan isteyebilecektir. Haksız müdahale ile müdahalede bulunan kişi, dava konusu taşınmaz üzerinden kendisine bir fayda sağlamaktadır. Oysa mülkiyet hakkı gereğince taşınmaz üzerinden yarar sağlama yetkisi yalnızca malike aittir. Malikin sahip olduğu hak, ancak kendi rızası ile bir başkasına devredilebilir. Malikin rızası yok ise haksız el atma söz konusu olur. Bu duruma haksız işgal de denir. İşgal eden kişi fuzuli şagil olarak da adlandırılır. El atma nedeni ile uğranılan zararlar için söz konusu olan tazminata ecrimisil tazminatı (haksız işgal tazminatı) denir. El atmanın önlenmesi davası ile beraber aynı dava içerisinde ecrimisil talebinde de bulunmak mümkündür. Ecrimisil bedeli olarak şu zararlar talep edilebilir: Taşınmazın haksız kullanımı nedeni ile taşınmazdaki yıpranmalar Taşınmazın salt kullanımından dolayı ödenmesi gereken bedel Taşınmaz sahibinin haksız işgal nedeni ile mahrum kaldığı kar
